Büyük şeylerin büyüsüne aldanan gözler için, küçük şeyler, önemsenmeye değmez şeylerdir. Büyüklüklere ayarlanan bir göz, küçük şeyleri görmezden gelir. Oysa tüm büyüklükler, küçük şeyler üzerinde temellenir. Koskoca gökdelenler küçük kum taneleri üzerine kurulurlar. Uçsuz bucaksız kâinatın tuğlası ise, görmeye hiçbir mikroskobun güç yetiremediği atomlardır.
Bu bakımdan, `küçük şeyler`de takınılan bir ciddiyet ve duyarlılık, büyük şeylere de aksedecek bir duyarlılık ve tutarlılığın muştusunu verir. Aynı şekilde, küçük şeylere ilişkin bir dikkatsizlik, büyük arızaların habercisidir.
Küçük Şeyler, eksenine işte bu gerçeği alıyor... Ve bizi, `sıradan` görüp geçtiğimiz `küçük şeyler`de büyük gerçeklerin izini sürebileceğimiz bir dikkat ve şuur iklimine yöneltiyor.
Metin Karabaşoğlu, 1964 yılında İzmir Tire'de dünyaya gelmiştir. İlkokuldan önce yazı hayatı başlayan yazar, ablasına bakarak yazmayı öğrendikten sonra ilk yazısı başlığı ile birlikte sadece iki cüml...